30 Mart 2009 Pazartesi

Marley & Me


Doruk diyor ki:
Son zamanlarda izlediğim en güzel filmdi. Filmi izledikten sonra bir köpek edinmeyi düşündüm, beslediğim kediyi gidip sevdim, daha sonra onun ilgisiz tavırları beni ondan soğuttu. Kediler köpekler gibi olmuyor hiçbir zaman. Başrollerde her ne kadar dandik filmlerde çok oynasa da doğal tavırlarıyla beğenimi kazanan Owen Wilson ve Jeniffer Aniston var ve tabii ki Marley. Bir dakika bile sıkılmadım izlerken.
Çocuk sahibi olmayı geciktirmek için alınan bir köpek yavrusunun aileden biri oluşunun hikâyesi. Komik, acıklı, coşkulu... Sadece izleyin...
Filmin resmi web sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu da Imbd sayfası.

17 Şubat 2009 Salı

Adam Fawer-Empathy

Seda diyor ki:
Okurken beynimde filmini kendi kendime çektiğim Improbable ile büyük bir okuyucu kitlesi edinen Adam Fawer ilk kitabında yer alan determinizm ve istatistik konuları yerine bu kez zihin okuma ve din gibi ilginç konuları ve elbette karakterleri bir araya getirdiği ikinci kitabı Empathy ile karşımıza çıktı... Bazı kurgusal hataları ve gereksiz uzunluktaki bilimsel terimleri yer yer sıkılmama sebep olsa da 639 sayfa çabucak bitiveriyor ve sürpriz sonuyla şaşırtmayı başarıyor.
Beyaz perdeye uyarlanmasını istediğim kitaplar arasında Improbable ve Empathy şu an birinci sırayı paylaşıyor olsa da konu bilim kurgu olunca film her zaman kitabın gölgesinde kalıyor. Umarım sinefiller bir çok kitabın sinemaya uyarlanmış halini izlerken yaşadıkları hayal kırıklığını yaşamazlar...
Aslında kitabın tüm özetini bir alıntıyla perçinlemiş yazar.
"İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur, ama onlara neler hissettirdiginizi asla unutmaz."
Maya Angelou

April Yayıncılık'tan çıkan kitabın Türkçe çevirisini Murat Kayı yapmış. Sade ve çarpıcı kapak tasarımı Mineral Tasarım'a ait...
Kitabın arka kapağında dediği gibi ''Okudukça bağlanacak, bağlandıkça okuyacaksınız...''

17 Ocak 2009 Cumartesi

Müzik seni çağırıyor



Doruk ve Seda diyor ki:
Tarayıcı üzerinden oynanabilen, günde 5-10 dakikanızı ayırarak oynayabileceğiniz bu oyun, müzik ve müzik dünyasıyla ilgili. Grup kurabiliyorsunuz, yetenek geliştirip, konser verebiliyorsunuz, evlenip, çoluk çocuğa karışabiliyorsunuz. Müzik alanı dışında başarılar kazanmak istiyorsanız çeşitli yetenekler geliştirip yangın söndürebilir, hasta iyileştirip bilimsel atılımlar gerçekleştirebilir, suç işleyebilir ya da suç işleyenleri yakalayabilirsiniz. Karakterinizle özdeşleşiyorsunuz; fakat kendinizi fazla kaptırmayın, günlük hayatta popmundo diliyle konuşurken bulabilirsiniz kendinizi. Online menajerlik ve savaş oyunlarından sıkılanlar için çok iyi bir oyun.
Paralı üyelik (vip) seçenekleriyle oyunun tüm özelliklerini kullanabiliyorsunuz.
Buradan üye olup, hemen müziğe başlayabilirsiniz...
Kullanıcı isimlerimiz: Dalyar Kloraksatan ve Zahide Köprülü.

PopGod hepinizi korusun :)

8 Ocak 2009 Perşembe

Dexter


Seda diyor ki:
"Herkes üzüntülerini saklayan maskeler takıyor, elbette benim de bir maskem var: beni üzgün gösteren."
"Bir dereceye kadar acını anlayabiliyorum. Sorun şu ki, ben hissedemiyorum o acıyı."
Dexter Morgan

Çocukluk anılarını canlandırdığında annesini son gördüğü yerin kan dolu bir konteyner olmasına bakılırsa ergenlik döneminde öldürme dürtülerinin ortaya çıkmasına şaşırmamak gerek.. Topluma uyum sağlayamayan ve duygulara tepki veremeyen, sıradan olmak için çabalayan tek kelime ile sosyopat bir süper kahraman.
Birinci sezonda dizi iyi iş çıkartıyor, ikinci sezonda kahramanımız biraz yalpalıyor ama düşmüyor.. Ve üçüncü sezon; sanırım dört günde bitirmiş olmam ne kadar iyi olduğunu açıklıyor.
Dexter'in aile babası maskesi, Debra'nın küfürleri, Rita'nın barbie bebek halleri, Lila'nın ikinci sezon boyunca gözümüze soktuğu göğüsleriyle geçen üç sezon..

Eğer Dexter'i yakından tanımak istiyorsan kurbanı olmalısın ;)

30 Aralık 2008 Salı

Michel Gondry


Seda diyor ki:
Son dönem yönetmenleri arasından sıyrılmış bir adam, hayal yönetmeni..
Herşey bir zamanlar davulcusu olduğu "oui oui" adlı gruba klip çekmesiyle başlar bu klip ile Mick Jagger tarafından farkedilir ve "Like a Rolling Stone" işini kapar.
Ardından Björk, Radiohead, The Chemical Brothers gibi başarılı grupların sevdiğim şarkılarına paradokslarıyla görsellik katar..
İzlemekten en çok haz aldığım klibi:
Radiohead - Knives Out

Ve reklam sektöründe başarılı olduğunun kanıtı olan Levi's reklamı:
Levi's Commercial
Eternal Sunshine of the Spotless Mind ile aklımı mıhlayan, The Science of Sleep ile hayal dünyamı baştan çıkaran mucize..

Daha fazla bilgiye ingilizce olarak Buradan ulaşabilirsiniz.

28 Aralık 2008 Pazar

Jan Saudek & Sara Saudkova


Doruk diyor ki:
Çekler'in iki büyük fotoğraf sanatçısı. Estetik kavramının göreceli olduğunu gösteriyorlar bize.
Buradan onlar hakkında her şeye ulaşabilirsiniz ingilizce olarak.

27 Aralık 2008 Cumartesi

Tigre e la neve, La | The Tiger and The Snow

Doruk diyor ki:

Erkek: Neden hayatımızın sonuna kadar birlikte yaşamıyoruz? Kolay.
Kadın: Kar üzerinde kaplan görmek kadar kolay.
Erkek: Görürsek eğer, birlikte yaşayabiliriz. Tibet'e gideriz o zaman,
orada kaplanların üzerine hep kar yağar.
Kadın: Ama biz Roma'da yaşıyoruz. Roma'da bir kaplanın üzerine kar yağacak!

Gibi bir sahneden ismini alan film, son zamanlarda izlenebilecek en güzel aşk filmlerinden biri bana göre. Filmin geçtiği mekan itibariyle, ABD'nin Irak'ı işgalini de konu alan film, savaş sahneleriyle sıkmıyor, çünkü savaş hep arka planda kalıyor. Bir savaş filmi değil, bir aşk filmi, bir aile filmi. Yer yer komik, yer yer yıkıcı. Yönetmen Roberto Benigni. Başrollerde de yine kendisini görüyoruz. Jean Reno Irak'lı bir şair rolünde. Bu iki büyük oyuncuya Vita è bella, La (Hayat Güzeldir) adlı filmden tanıdığımız Nicoletta Braschi eşlik ediyor.

Film benim aklıma: "Büyük bir aşk için neleri göze alabilir insan?" Sorusunu getirdi ve aynı zamanda bunun cevabını da verdi bana.
İnsan aşkından ne zaman vazgeçmeli? Birinden ne zaman kesmeli insan umudunu?
İzleyip, görmeli...
Imbd puanı: 6.9/10